İffet-i Kalp - Hazreti Meryem;Hazreti İsa'nın mübarek annesi... "İffetini en güzel şekilde koruyan" o kalp çiçeğinin;Hazreti Meryem'in asırlara ışık tutan hikayesini dupduru bir dille anlatan eşsiz bir eser...
Meryem olmanın velayet mertebesinde bir "kul" olmanın,en büyük peygamberlerden birini yetiştiren bir
Mihail Bulgakov'un "Usta ve Margarita" adlı kitabı, 20. yüzyıl Rus edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.
1930'lu yıllarda Sovyet Moskova'sında geçen olağanüstü ve karmaşık bir hikayeyi anlatarak Rus edebiyatında önemli bir çığır açar. Gün batımında ortaya çıkan gizemli figür Profesör Woland,
IĞDIRLI ONBAŞI HASAN'IN ÖYKÜSÜ
Gazeteci İlhan Bardakçı anlatıyor:
Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye'den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail'e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Bir sıcak mayıs akşamıydı. Her ziyarette olduğu gibi sıradan bir işti
Hikayenin geçtiği topraklar, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge: Mezopotamya. Hal böyle olunca, geçmişin izleri de peşimizi bırakmıyor. Mezopotamya uygarlıkları arasında yer alan en köklü medeniyetler Sümerler, Akadlar, Babiller ve Asurlular'ın günümüze ulaşmış kültürel mirasları büyük kavgalar
Hakikati arayışın öyküsü.
Halepli Tabip Subay Faruk Hikmet ve Rachel Weizmann'ın yollarını kesiştiren hakikat aşkı...
Rachel'in mensubu olduğu Hristiyanlık dinine ait kendi iç dünyasında yaşadığı çelişkiler, cevapsız soruları, kalbini mutmain etmeyen eksik bilgileriyle, aradığı gerçekleri bulacağına inandığı Kudüs yolculuğunda karşılaştığı bir sahafla din, inanç, kulluk ve tekamül üzerine yaptıkları derin sohbetleri, yalnız kaldığı zamanalarda da bu bilgilerin tahliliyle dönüşen değişen kulluk bilinciyle, aradığı hakikati bulma serüveni...
Öte yanda Efendimiz(s.a.v)'in "Hubbül vatan minel iman" (Vatan sevgisi imandandır. ) hadis-i şerifi düsturunca, Kudüs'ü düşman işgalinden koruyan orduda tabiplik yapan Faruk Hikmet'in, hakiki Müslüman, hakiki kul ve hakiki insan olabilme yolundaki gayretleri ve dinin özünü kavrayabilme uğruna nefsiyle olan asıl savaşı...
Yazar, bol bol bilgi ve harika bir kurgu sunduğu bu eserde, meramını fazlasıyla dile getirmiş durumda. Herkese iyi okumalar.
Kitabı tasavvufun kökenleri ve yozlaşması konularını araştırdığım için okudum. Kitap arkası yazısı, bu konunun üzerinde duracağı izlenimini uyandırdı ama vaat ettiğini veremedi.
Bu amaçla okuyanlar 1. ciltte 40 sayfalık Oluşum bölümünü okusalar yeter. Çok da zengin kaynaklara başvurmadan yazar bunu şöyle anlatıyor:
İlk dönemde zahit denen kişiler
_Tanrı, ilk ateisttir. E. Hubbard
_Din, gönüllü köleliktir. Herzen
_Burada bir ateist yatıyor. Giyinip kuşanmış hazır, ama gidecek bir yeri yok; ne cennet ne de cehennem. Mezar taşı
_Çürümüş bedenimden çiçekler çıkacak ve ben de onların içinde olacağım. E. Mumch
_Bir zamanlar ateist olmak istemiştim. Artık vazgeçiyorum. Adamların tatili yok! H.
Nazaretli İsa, imparatorluğun doğu ucunda, Tabi Kral Büyük
Herod'un (MÖ 37 - MS 4) yönetiminin son üç yılında Yahudiye adındaki tabi krallıkta doğdu. Yaklaşık on yaşına geldiğinde Yahudiye resmen bir eyalete dönüştürüldü. Otuz yaşındayken bir vaiz ve mucize yarahcısı olarak Yahudiye ve Celile'nin kırsal kesimlerinde dolaşmakta ve
Bu kitabı okurken aklıma
rahmetli Erbakan Hoca geldi...Özellikle de şu sözleri,
Sekiz milyonluk İsrail için bir buçuk milyar Müslüman Ebabil bekliyorsa, Ebabiller gelse İsrail'i değil bizi taşlar.
İki bölümden oluşan,tek oturuşta bitirebileceğiniz bu kitabın ilk bölümünde kendi degerlerimiz, kendi kaynaklarımız ve kendi kavramlarımızla